Robotik cerrahi düşüncesi ilk olarak NASA tarafından 1970 li yıllarda, uzayda rahatsızlanan astronotları uzaktan kumanda ile tedavi etmek amacıyla ortaya atılmış ve ancak 1997 de ilk prototip üretilmiş ve 2000 yılında da ABD de ilk robotik ameliyatlar başlanmıştır. Zamanla robotun kol sayısı 4 e çıkarılmış ve görüntü sistemi de üç boyutlu hale gelmiştir.
Da Vinci Robotik cerrahi sistemi; cerrahın konforlu olarak oturup ameliyat yapabildiği iki parmak kontrollü kolları ve ayakla kontrol edebildiği pedalların olduğu cerrah konsolu, robotik kolları taşıyan ünite, 540 dereceye kadar hareket kabiliyeti olabilen enstrümanlar ve üç boyutlu görüntü veren optik sistemlerden oluşmaktadır.
Robotik sistemler arasında da Vinci® Si robotik cerrahi sistemi en yaygın olarak kullanılanıdır. Hastanemizdeki ürolojik ameliyatlarda da bu yeni teknoloji başarıyla kullanılmaktadır.
Robot yardımlı yapılan ameliyatlarda, daha az kan kaybı olmakta , daha hızlı iyileşme sağlanabilmekte , daha küçük yara izi kalmakta, özellikle prostat kanserinde cinsel fonksiyonlar ve idrar kaçırma daha az etkilenmektedir.
Robot yardımlı laparoskopik cerrahinin ürolojide en sık uygulandığı başlıca ameliyatları; radikal prostatektomi, pyeloplasti, radikal sistektomi, donör nefrektomi, adrenalektomi, radikal ve basit nefrektomi, parsiyel nefrektomi ve kadınlarda idrar torbası sarkması ve idrar kaçırması için yapılan sakrokolpopeksi ameliyatlarıdır.
Ameliyatın küçük deliklerden optik sistemleri yardımıyla yapılışı; açık cerrahiden çok daha net ve detaylı bir görüş alanı sağlar. Detaylı görüş ve 12 kata kadar büyütmenin avantajı olarak ameliyat daha az doku travmasına neden olur ve bu da ameliyat sonrası hızlı iyileşme ve daha iyi onkolojik sonuçlar elde edilmesi demektir.
Ameliyat sonrası daha az ağrı ve hastanın daha çabuk ayağa kalkması hastanede kalış süresinin kısa olması anlamına gelir.