blog_img1

Böbrek Kanseri

Böbreğin kendi hücrelerinden köken alan böbrek kanserleri tüm vücut kanserlerinin %2-3 ‘ünü teşkil ederler. Ancak hayati açıdan ciddi bir ürolojik  kanser türü oldukları için önem taşırlar. Her 3 erkeğe karşı 2 kadında görülmektedir. Daha çok 60-70  yaşların hastalığı olmakla beraber gençlerde de görülmektedir. Yapılan araştırmalarda %2-3 oranında da ailevi bir geçiş görülmüştür. 

1970’lerden beri ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi gibi tetkiklerin kullanımının artmasıyla  birlikte böbrek kanserlerinin görülme sıklığı her yıl  % 3-4  artmış ve erken tanı imkanı sağlanmıştır. 

Böbrek kanserine neden olan en önemli risk faktörü sigara olarak görülmektedir. Hastalığa yakalananların %20-30’unun tütün ürünlerinin herhangi birine maruz kaldığı tespit edilmiştir. Bunun yanında aşırı kilo ve yüksek tansiyon da saptanmış diğer iki önemli etkenlerdir. 

Böbrekler karın içi arka bölgesinde yer aldıkları için birçok böbrek tümörü belirti vermeden büyüyebilirler.  Böbrek kanserlerinin %50’sine başka amaçla yapılan bir tetkikte tesadüfen teşhis konulur.

Hastalık kendisini tümörün büyümesi sonrası idrarda kanama, ağrı ve ya başka organlara yayılması ile gösterebilir. Bunun yanında kilo kaybı, ateş, bulantı ve halsizlik yakınmaları da görülebilir.

Böbrek kanserinde erken teşhis ile yapılan cerrahi müdahale hastalığa tam şifa sağladığı için çok önemlidir. Bazen basit bir idrar tetkikindeki kanama, yapılan bir ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans (MR) görüntüsü ile teşhis konulabilir.

Liv Hospital’da böbrek kanseri teşhisi konulan hastalara en uygun tedavi yöntemi üroloji, medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi kliniklerince yapılan ortak kurullarda seçilir. Erken teşhis konulmuş hastalar robot yardımlı laparoskopi ile veya  direk laparoskopik yöntemle sadece o böbrekteki tümör alınarak tedavi edilebilmektedir.